MÜSLÜMANLAR! ACİLEN BİR MUHASEBE YAPMAK ZORUNDAYIZ
Son 150 yıllık zaman diliminde Zirveden en dibe düştükten sonra, tekrar zirveye tırmanış sürecini yaşıyoruz.
150 yıl önce İngilterenin başını çektiği, bugün AB ismi ile tescil ettirdiği Avrupa eşkıya çetesi Osmanlı sarayına dadandı. Kardeşler, enişteler ve torunlardan oluşan bir ajanlar çetesi oluşturmaya çalıştı. Bunda da başarılı oldu. Koca imparatorluk yıkıldı yıkılacak.Taki karşılarına büyük ölçüde kendilerinin de emek verdiği çetin ceviz bir padişah çıkınca oyun bozulur gibi oldu. 33 yıl onunla uğraşmak zorunda kaldılar. Bu çetin ceviz Abdulhamid Han’dan başkası değildi.
Batıcı, Türkçü, İslamcı, Sosyalist, Müslim, gayrimüslim kimliklerine parçaladıkları toplumu da zaman içerisinde II.Abdülhamid’e ve onun yönetimine karşı birleştirdiler. Yurt dışına kaçan meşrutiyet yanlısı güya aydınlar da Abdülhamid rejimine yönelik muhalefetlerini dışarıdan sürdürdüler. İçeriden ve dışarıdan büyük bir maharetle yürütülen kampanyalar, algı operasyonları, yalan haberler, “Abdülhamid giderse Türkiye kurtulur” inancını güçlendirdi. Öyle bir hava oluşturuldu ki, Abdülhamid’e taraf olmak, baskıya, şiddette, istibdada taraf olmak, hatta “vatana ihanet” etmek anlamı kazanmıştı ve Müslümanlar bile kendi içlerinde paramparça olmuşlardı.
Osmanlının enkazında oluşturulan devlet bünyesinde de aktivitelerini sürdürenlerin arasında Mehmet Akif, Bediüzzaman Said Nursi, Mustafa Sabri Efendi, Said Halim Paşa, Manastırlı İsmail Hakkı, İskilipli Atıf Efendi gibi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi “vatansever”ler, Süleyman Nazif, Rıza Nur, Ahmet İzzet Paşa (sadrazamlık yapmıştır) gibi mütefekkirler ve siyasetçiler vardı.
SON YORUMLAR