Kategori: <span>Uncategorized</span>

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkelere yaptığı İsrail çıkışlı ürünlerin piyasaya sokulmaması çağrısında bulundu.

Filistin’e uluslararası koruma gücü konuşlandırılması, Kudüs konusunda ABD’yi takip eden ülkelere siyasi ve ekonomik yaptırım uygulanması, İsrail’in yaptığı katliam dolayısıyla soruşturulması ve cezalandırılmasının önünün açılması gibi başlıklar bulunuyor.

Erdoğan’ın konuşmasından bazı başlıklar şu şekilde:

Filistin davasının hep takipçisi olduk. Kudüs kırmızı çizgimizdir.

Uncategorized

Ajanslar 7 mayıs şu haberi geçti.

“Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Cevat Ayhan, Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 80 yaşında hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, 2010 yılında geçirdiği beyin kanaması sonucu yatağa bağlı tedavisi süren Ayhan, akşam saatlerinde Bayındır Hastanesinde vefat etti.

Bugün Ankara Hacıbayram Camisi’nde ikindi namazı sonrası kılınacak cenaze namazının ardından memleketi Sakarya’ya götürülecek Ayhan’ın naaşı, çarşamba günü de öğleyin Adapazarı Orhan Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Akyazı ilçesine bağlı Çıldırlar Mahallesi’nde toprağa verilecek.

1938 yılında Akyazı’da doğan Ayhan, İTÜ Makina Mühendisliği Fakültesini bitirdi. Aynı fakültede master derecesi alan Ayhan, DPT Uzmanlığı, Aliağa Rafinerisi Tevsi Projesi Makina Grubu Şefliği, Petkim Tesisleri Tevsi Projesi Proje Müdürlüğü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, Türkiye Zirai Donatım Kurumu Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Uncategorized

 “…Yil, 1783… Avrupa standartlarına göre mütevazi da olsa, yeni bir

denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı…

Daha 25 Temmuz 1785’te, Atlantik’te Cadiz aciklarinda, bu yeni bayragi

taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafindan ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens’in idaresindeki Maria idi.

Arkasindan, Philadelphia limanina bağlı, Kaptan O’Brien’in Dauphin’i de aynı akibete uğradı. 1793 Ekim ve Kasim aylarinda 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti…

Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Baskan George Washington’a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.

Uncategorized

Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” (Bakara – 215)

“Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır”. (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, V, 250.)

“Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını okşa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.” (Hz. Ebud Derda)

Doğuştan itibaren yaşam, eğitim, sağlık, barınma ile birlikte fiziksel ve psikolojik sömürüye karşı korunma her çocuğun hakkı. Uluslararası toplum, çocukları istismara karşı korumak ve temel haklarını garanti altına alma noktasında sorumlu olsa da küresel sistem çocukların tarafında yer almıyor. Bu haklara dünyamızdaki her çocuk eşit olarak ulaşamıyor.

Ülkeler silah ve savunma sektörüne milyar dolarlar harcarken hergün dünyanın bir yerlerinde çocuklar açlıktan ölüyor. Savaş ve çatışmalar çocukları korunmasız bırakıyor, onları sokakların insafına terk ediyor.

Uncategorized

Afrin’de yüzyıllık bir hesabın görüldüğü bir ortamda bölgesel ve küresel aktörler Türkiye’ye çelme takma yarışına girişmiş görünüyorlar. 100 yıl önceyi görmeden bugünün takılmak istenen çelmeleri anlamak ve geleceği açıklamak zor görünüyor. Bunun için 100 yıl öncesini şöyle bir hatırlamakta fayda var. Bu mukayeseyi çok güzel şekilde anlatmış bir makaleden de alıntılar yaparak anlatmaya çalışacağım:

100 yıl önce masa başında hudutların tespitindeki esas devletler İngiltere ve Fransa idi. 100 yıl sonra sınırlar yeniden tayin edilmek istenirken belirleyici olmak isteyen aktörler ABD, AB, Rusya, İsrail ve hatta Çin bağlamında gelişiyor.

100 yıl önce bölgemiz etnik ve mezhepsel yapay kırılgan hatlar ile parçalanarak dizayn edilmek istenmişti, 100 yıl sonra yine aynı konjonktür oluşturularak yeniden bir düzen kurulmak isteniyor.

Uncategorized

“De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”(İsra .81)

Hak ve Batıl mücadelesi, insanlık için, bilyoruz ki kıyamete kadar devam edecek bir olgudur. Bugün milletçe yaşadığımız olaylar bu sürecin bir tezahürüdür. Batılı temsil eden güçler, dün olduğu gibi, başta Hıristiyan, Yahudi işbirliğinde ABD, Avrupa Birliği ve içimize sinmiş bu güçlerin uşaklarından meydana gelmiş. Hak tarafını temsil edenler ise Ülkemizdeki Osmanlı ruhunu temsil eden Mümin ve mücahit ruhlu güçler.

Ortadoğuyu parçalamak isteyen emperyalistlerin karşısına geçen Türkiye, maalesef Nato paktında yer alan ülkelerin destek verdiği terör gruplarınca güney sınırından “terör koridoru” ile ablukaya alınmaya çalışılmaktadır. Terör ateşiyle ülkemizi yakmak ve parçalamak üzere planlar yapılmış ve adımlar atılmıştır.

Devleti ve milletiyle dünya barışına büyük katkı sağlayan Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak için tüm diplomatik süreçleri işletmiş, üyesi olduğu uluslararası güvenlik örgütlerini teröre karşı birlikte hareket etmeye davet etmiş ve sınır güvenliğinin tehlikede olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. Bu çabalardan bir sonuç alınamamıştır. Dost bildiğimiz ülkeler ve kuruluşlar bizi terör örgütleri ile başbaşa bırakmışlar, hatta terör örgütlerine, bayraklarını kullanma hakkı bile vermişlerdir.

Uncategorized

Vefa İstanbul’da sadece bir semt adı değildir.

“…Verdiğiniz sözü yerine getirin! Çünkü verilen söz mes’ûliyeti îcâb ettirir.” (el-İsrâ, 34)

“Onlar emânetlerine ve ahitlerine riâyet ederler.” (el-Mü’minûn, 8)

“Ve çok vefakâr olan İbrahim’in sahifelerindekiler?…” (en-Necm, 37)

ifadeleriyle vefanın önemini Rabbimiz buyurmuştur.

“Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.
Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.
Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman,
Ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır” Hz. Mevlana

Uncategorized

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Rabbim, Sen ki, ilk peygamberinden itibaren gelmiş geçmiş peygaberlerinin hiçbirini asla yalancı çıkartmadın. Tarih şahittir buna, meleklerin şahit, bütün kâinatın şahit.

Son Peygamberin (sav) de sahih bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Tirmizî, Birr, 25; Müslim, Fiten 82)

Uncategorized

Çölde susuz kalmış bir insanın suya olan dayanılmaz hasreti gibi Müslümanların birliğini çağrıştıran bu haber başlıkları bana inanılmaz bir heyecan veriyor. Acaba biz bu günleri gerçekten yaşayabilecekmiyiz? diye uzun düşüncelere garkediyor.

Türkiye’de siyasi tarihin akışına yön vererek büyük bir başarıya imza atan ve 1974 ve 1997 yıllarında iktidar ortağı olarak adeta ülkeye çağ atlatan manevi kalkınma ve milli ağır sanayi hamlesini başlatan Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamın İslam Birliği için emperyalist ve materyalist dünya sistemine karşı yeni bir dünyanın işaret fişeğini gökyüzüne fırlatmıştı. Neydi bunlar;
Mevcut BM’ye karşı İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmalıdır.
Biran evvel İslam ülkeleri arasında İslam Ortak Pazarı kurulmalıdır.
İslam ülkeleri vakit geçirmeden aralarındaki alışverişlerde İslam Dinarı para birimini tedavüle sokmalıdır.
NATO’ya karşı; Müslüman Ülkeler Savunma İşbirliği Teşkilatı kurulmalıdır.
UNESCO’ya karşı; Müslüman Ülkeler Kültür İşbirliği Teşkilatı kurulmalıdır

Uncategorized

TÜRKİSTAN, AFGANİSTAN, SURİYE, IRAK, MISIR, FİLİSTİN, ARAKAN,TÜRKİYE… MÜSLÜMAN KANINA DOYMUYOR KÂFİRLER.

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

DOĞU TÜRKİSTAN

Doğu Türkistan’da devam eden Çin mezaliminin daha kolay anlaşılması için geçmişi özetleyerek hatırlatmaka yarar var ;

Çin’in Doğu Türkistan ile olan bağlantısı 2000 yıldan daha gerilere gitmesine rağmen, bölge etkili Çin yönetimi altında sadece ve kesintilere uğrayarak yaklaşık beş yüz yıl kalmıştır.

1933 ve 1944 yıllarında İslam Şeriatı prensiplerine dayanılarak ‘Doğu Türkistan Türk İslam Cumhuriyeti’ kuruldu. Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesi ise maalesef başarısız kaldı.

Çünkü; Doğu Türkistan bölgesi, 1949’da Komünist Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal edildi. Çin Halk Cumhuriyeti bünyesinde 1 Ekim 1955’de özerklik statüsü verilen “Sincan Özerk Bölgesi” Uygur Türklerinin yaşadığı coğrafyadır.

Geçmişten günümüze ve bilhassa 1949’dan beridir bu topraklarda Çin baskısı ve zulmü bitmek bilmiyor. Sosyal, siyasi ve dini faaliyetleri yasaklanan Uygur Türkleri tarafından, Doğu Türkistan’a özgürlük ve insani haklarına kavuşma adına düzenlenen her toplantı, miting, protesto yürüyüşü gibi girişimler Çin devlet güçleri tarafından silah kullanarak sindiriliyor.

Uncategorized