SON DEPREMLERDE YAŞANAN HİKMETLİ OLAYLAR…

“Gerçek şu ki, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri ayırt edinceye; söz ve davranışlarınızdaki samimiyetinizin doğruluğunu ortaya çıkarıncaya kadar biz sizi sınamaya devam edeceğiz.” (Muhammed Sûresi, 31)

“Onlar, Rablerinin rızâsını kazanmak için her türlü sıkıntıya sabreder, namazı dosdoğru kılar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizlice ve açıktan Allah yolunda harcar, kötülüğü iyilik yaparak kendilerinden uzaklaştırırlar. Dünyanın sonunda güzel bir hayat işte böyle kimseleri beklemektedir.” (Ra’d Sûresi, 22)

Türkiyemizde meydana gelen felaket sebebiyle hem milletimiz hem de dünyanın dört bir yanından Müslümanlar ve hatta gayrimüslimler tarafından tüm dünyada hüzün iklimi hakimdir. Yaşanan felaketler büyük kayıplar ve acılar meydana getirdiği gibi içerisinde çeşitli hikmetleri barındır. Bu süreçte Cenab-ı Hakk bizlere şerdeki hayırları göstererek aynı zamanda ibret almamızı da istemektedir. İnananlar için imanı kuvvetlendirmeye ve tazelemeye sebep olan bu olaylar, inanmayanların da inanmasına ve İslâm’a gelmesine vesile olmuştur.

Bunun bir örneği olarak deprem bölgesinden Malatya’da arama kurtarma çalışmalarına katılan Çinli kurtarma personeli Jun Cang, göçükten çıkarılan Kur’an-ı Kerim’in kendisine hediye edilmesi neticesinde şehadet getirdi ve Yusuf ismini aldı.

2 saatte bir beslenmesi gereken bebek 5 gün sonra enkaz altından kurtarıldı.

5 yaşlarında bir çocuk enkazda uyandığı vakit her şeyden habersiz bir şekilde “Ne oluyor?” diye bir tepki verdi.

Kahramanraş’ta 104 saat sonra enkaz altından sesi duyulan Uzman Çavuş Osman Fırat, çıkarılış esnasında “Amenerrasulü” ayetlerini okudu.

Devamını Oku

MÜSLÜMANIM DİYEN BİR İNSAN NEDEN İBADET ETMEK İSTEMEZ?

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

“Her namaz kılmayan kafir olmaz. Ama kafirler namaz kılmaz.” (Ebu Hanife)

İbadet, insanı terk etmez. Haramlar, insanla ibadetin arasına girer, yolu kapatır ve insan ibadeti göremez olur. O insan istese de ibadete ulaşamaz.

Her haram havada dolaşan tozlar gibidir. Nasıl ki tozlar lambanın camına yapışır lekeler oluşturur da lambanın ışığı dışarı sızamazsa, kalp fanusu da böyledir. Haramlar, havadaki tozlar gibi kalp fanusunu lekeler ve karartır, insan ibadet etmek istemez. Çünkü kalpteki iman dışarı tesir edemez, dışarıdaki ilim de kalbe ulaşamaz. İşte insanla ibadetin uzak kalmasının sebebi budur. Haramlarla ibadetin ilanihaye yan yana yürüdüğü görülmemiştir.

Hem haram işleyen hem ibadet eden insan İslam’ın hukukuna tecavüz ediyor demektir. Hem haram işleyip hem ibadet edenleri gören İslam karşıtı olnlar; “İşte Müslümanlar böyle!” diyerek alay edecek, yeni yetişenlerin de böyle de oluyormuş diyerek yolun başında yanlış başlamalarına sebep olcak. Allah, böyle kullarına hesap soracaktır: “Sen böyle hareket ederek, Müslümanlığa zarar verdin.”

İslamiyet’e böyle lekelerin gelmemesi için haram işleyen Müslümanlardan Allah, ibadeti uzaklaştırır. Allah muhafaza, zaten haramlarda ısrar etmek, Müslüman’ı Allah’tan tamamen uzaklaştırır.

Bugün televizyon seyretmekte ve sosyal medyanın kıskıcında sıkıştırlımış çok sayıda insanımız için çok büyük sakıncalar görüyorum. Adam filmleri izlerken, şarkıcılarla şarkı söylerken o kadar lezzet alıyor ki, namazdan lezzet alamaz oluyor. Bu adam hangi ibadeti yapmak ister ki? Hafıza bandını doldurmuş. Zevki başka şeylerde bulmuş. Canı ibadet istemiyor haliyle. Bu durumda namazdan zevk alabilir mi bu insan? Tez zamanda, şarkıları, türküleri unutturacak, hafızasını temizleyecek, onların yerine zikrullahı yerleştirecek bir müdahale yapmak zorunda. Yoksa canı ibadet etmek istemez tabii ki…

Devamını Oku

‘CHRISLAM, VATİKANIN YENİ BİR FİTNESİ-MADALYONUN ÖBÜR TARAFINDA İSLAM TEK BAŞINA GELİYOR’

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Chrislam, Vatikanın Papası Francis tarafından oluşturulan ve BAE’den Mohamed bin Zayed tarafından finanse edilen ve desteklenen İnsan Kardeşliği belgesinin 7. Dünya ve Geleneksel Dinler Liderleri Kongresi’nde onaylanarak resmileştirildi…(dünya basınından)

108’den fazla din ve dünya liderinin katıldığı beliirtilen(!) kongrenin kapanış konuşmasında, İnsan Kardeşliği Belgesi’nin tarihi önemi vurgulanarak, insanlar arasında barış, diyalog ve karşılıklı saygının geliştirilmesine yardımcı olacağı vurgulandı.

Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da 14-15 Eylül tarihlerinde “Pandemi Sonrası İnsan Medeniyetinin Manevi ve Sosyal Gelişiminde Dünya Liderleri ve Geleneksel Dinlerin Rolü” başlığı altında düzenlenen etkinlikte, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, Dr. Ahmed el-Tayyeb ve Papa Francis’in katılımıyla gerçekleşti.

Tarih boyunca insanlığa kan , ölüm, zulüm, açlık ve çaresizliği yaşatan emperyalis güçlerin bu güne kadar koruyucu rolünü ustaca yürüten vatikan Papa Francis ile Tek Dünya Dininin üzerinde çalışacağı işlevsel siyasi, dini ve mali çerçeveyi şimdi yerleştirmiş ve harekete geçirmiş gibi bütün dünya insanlığına sahte bir görüntü sunuyor. Papa Francis yarın ölebilir, ancak çıkardığı fitne kıyamete kadar yaşayacak. Elbette, tüm bu peygamberlik niteliğindeki (!) eylemleri, onun çok cömert hamisi ve destekçisi Mohamed bin Zayed olmadan gerçekleşemezdi.

Dünya dini liderleri bugün, El Ezher Büyük İmamı ve Müslüman İhtiyarlar Konseyi Başkanı Dr. Ahmed el-Tayyeb ve Katolik Kilisesi Kutsal Papa Francis’i tarafından imzalanan İnsan Kardeşliği Belgesini kabul etti. Vatikanın arkasındaki batının bu gayretleri de boşuna gayretler olup ecellerine bir fayda sağlamıyacaktır. İslam tek başına Allah(cc)’ın izni ile geliyor. Yeni milenyum İslam’’ın milenyumu olacaktır biiznillah.

“Ey Hıristiyanlar en son cenazenizi Müslümanlar gömecek.’’ (Der spigel 1980’li yıllar). O yıllarda Bizimle de bir roportaj yapan Der spigel’in kapak başlığı böyle yayınlanmıştı

Devamını Oku

MÜSLÜMANLAR! ACİLEN BİR MUHASEBE YAPMAK ZORUNDAYIZ

 

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Son 150 yıllık zaman diliminde Zirveden en dibe düştükten sonra, tekrar zirveye tırmanış sürecini yaşıyoruz.

150 yıl önce İngilterenin başını çektiği, bugün AB ismi ile tescil ettirdiği Avrupa eşkıya çetesi Osmanlı sarayına dadandı. Kardeşler, enişteler ve torunlardan oluşan bir ajanlar çetesi oluşturmaya çalıştı. Bunda da başarılı oldu. Koca imparatorluk yıkıldı yıkılacak.Taki karşılarına büyük ölçüde kendilerinin de emek verdiği çetin ceviz bir padişah çıkınca oyun bozulur gibi oldu. 33 yıl onunla uğraşmak zorunda kaldılar. Bu çetin ceviz Abdulhamid Han’dan başkası değildi.

Batıcı, Türkçü, İslamcı, Sosyalist, Müslim, gayrimüslim kimliklerine parçaladıkları toplumu da zaman içerisinde II.Abdülhamid’e ve onun yönetimine karşı birleştirdiler. Yurt dışına kaçan meşrutiyet yanlısı güya  aydınlar da Abdülhamid rejimine yönelik muhalefetlerini dışarıdan sürdürdüler. İçeriden ve dışarıdan büyük bir maharetle yürütülen kampanyalar, algı operasyonları, yalan haberler, “Abdülhamid giderse Türkiye kurtulur” inancını güçlendirdi. Öyle bir hava oluşturuldu ki, Abdülhamid’e taraf olmak, baskıya, şiddette, istibdada taraf olmak, hatta “vatana ihanet” etmek anlamı kazanmıştı ve Müslümanlar bile kendi içlerinde paramparça olmuşlardı.

Osmanlının enkazında oluşturulan devlet bünyesinde de aktivitelerini sürdürenlerin arasında Mehmet Akif, Bediüzzaman Said Nursi, Mustafa Sabri Efendi, Said Halim Paşa, Manastırlı İsmail Hakkı, İskilipli Atıf Efendi gibi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi “vatansever”ler, Süleyman Nazif, Rıza Nur, Ahmet İzzet Paşa (sadrazamlık yapmıştır) gibi mütefekkirler ve siyasetçiler vardı.

Devamını Oku

YÜKÜMLÜ OLDUĞUMUZ TEBLİĞ HİZMETİMİZ

Süreyya GÜNGÖR

Biz müslümanız.

Gördüğümüz kötülükleri olduğu hal üzere bırakamayız.

İnsan kendisi doğruyu bulunca hep başkalarını düşünür.

Ama acaba o insanların da doğru yolu bulmasına nasıl vesile olabilirim diye değil

“Nasıl olurda benim yaptığım gibi yapmaz, nasıl olurda şu islami emre uymaz vs.

Bu liste uzar gider.

Hep düşünürdüm insanlar nasıl helal lokmaya dikkat etmez.

Nasıl olurda namaz kılan, hacca giden bir insan Helal ve Tayyib sertifikasız bir ürün tüketir, nasıl dikkat etmez, nasıl haberi olmaz diyordum…

Eeeee ama daha düne kadar bende namaz kılıyordum ama dikkat etmiyordum.

Demek ki birisi bana vesile olmuş, demek ki birileri bana dokunmuş.

Şimdi karar verdim ben de müslümanların lokmalarına dokunacağım.

Helal lokmayı onlara nasıl tebliğ edebilirimin derdine düşeceğim.

Artık insanlar nasıl olurda Helal lokmaya dikkat etmez demeyeceğim: Ben

insanlara Helal lokmayı nasıl tebliğ edememişim diyeceğim.

Peki nasıl?
Devamını Oku

ÖNEMLİ SORULAR VE CEVAPLARIMIZ

Helal gıda Türkiye’de yaygın mı? helal ve tayyib sertifikalı firma sayısı tahminen ne kadardır ?
Helal gıda sertifikasını kimler alabilir?
Helal gıda derken içerisinde hangi sektörleri barındırıyor?
Bir ürünün helal olması için neler gerekiyor?
Siz Türkiye’deki helal gıda pazarını nasıl yorumluyorsunuz?
Yabancı helal gıda markaları da Türkiye pazarına giriş yaptı?
Pazarın yüzde kaçı helal gıda ürünlerine ait?
Siz GİMDES adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Helal gıda Türkiye’de yaygın mı? helal ve tayyib sertifikalı firma sayısı tahminen ne kadardır ?

Helal Gıda Bilinci ülkemizde henüz yaygın biçimde yoğunlukta değildir. Müslüman tüketicinin bilinci yüksek olsa idi üretici ve satıcı kesimi ürünlerini helal sertifikalı hale getirmede daha gayretli olurdu. Bugüne kadar 1500’e yakın firma bu ihtiyacı görmüş ve sertifika baş vurusunda bulunmuş. Bunun ancak 500’ü 15 000 çeşit ürünü için sertifika alabilecek durumda olmuş. Diğerleri helal ve tayyib şartları yerine getirememiş veya devam edememiş.
Devamını Oku

MAHZUN CUMAMIZIN GÖLGESİNDE BİR YAKARIŞ!

Dr. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER

‘’«Rabbimiz Allah’tır» deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.’’ Ahkaf 13

Ey Rabbimiz..! İçimizdeki gaflete düşenlerin yaptıkları yüzünden bizleri helak eyleme.

Tövbesi bile tövbeye muhtaç bizleri sensiz bırakma,bizlere sonsuz rahmetinle muamele eyle…

Sen affedicisin affetmeyi seversin Rabbim. Sen affetmezsen bizi kim affetsin…

İçimizdeki sabi kulların hürmetine musibet verme. Müsibetlerini üzerimizden kaldır

Şımardık, affet bizleri. Bizi sensiz , Secdesiz , Ezansız, Camisiz, Cemaatsiz, Bayraksız ve Vatansız bırakma Allah’ım.

Sen bizim mevlâmızsın, en büyük gurbet, sana olan uzaklıktır. Sensizlikten sana sığınırız.

YA RABBİ Bizim Senden başka gidecek kapımız yok ki…

ALLAH’ım. En yakın zamanda camilerimizde cemaatle namaz kılmayi, topluca tevbe etmeyi, topluca dua etmeyi her birerlerimize nasip eyle.

Cumalarımızın kıymetini bilmeyi, samimi ümmet olabilmeyi ve birbirimizi çıkarsız sırf Senin rızan için sevmeyi nasip eyle…

YA RAB! CUMALARIMIZI TEKRAR MÜBAREK EYLE! Amin… Amin… Amin… 

BU DA GEÇER YA HU!

‘’Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme.’’(Nahl 127)

Tevekkülün en önemli ifadelerinden olan “Bu da geçer yâ Hû” sözünün geçmişini ve ne mânâya geldiğini bilir misiniz?

Bu topraklarda asırlardan buyana kullanılan duayı andıran bir deyimdir, “iyilik de, kötülük de zamanla geçip gider ama o iş ve işi yapan kişi veya kişiler yaptıklarının niteliğine göre hoş yahut fena şekilde hatırlanırlar” mânasına gelir. Cümlenin sonundaki “yâ hû” sözü “Yâ Allah” demektir ve dolayısıyla “Bu da geçer” ifadesi ile Allah’a hitap edilmekte, herşeyin ondan geldiği kastedilmektedir.

İfadenin üstelik tarihi de çok eskilere, bin küsur sene öncesine, Selçuklular ve Bizans devrine kadar dayanır. Osmanlı devrinde sonuna “Yâ hû”, yani “Yâ Allah” ibaresi eklenmiş ve her ne zaman bir sıkıntı ile karşılaşılsa, yardımın Allah’tan geleceğini ve sıkıntıların bir gün nihayete ereceğini hatırlatmak bâbında tekrar edilegelmiştir…

Hayatın bize ne gibi sürprizleri olduğunu asla bilemeyiz. En çaresiz olduğumuz zamanlarda bile hep ümitli olmalı. En mutlu zamanların ise sonunun olabileceğini düşünmeliyiz. Her zaman bulunduğumuz durumun gelip geçici olduğunu asla unutmayalım.

”Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”(Ali İmran 139)

BUGÜNKÜ İMTİHANIMIZ CORONA VİRÜSÜ!

KÜRESEL BİR MÜSİBETLE KARŞIKARŞIYAYIZ!

Allah(cc) kendi mülkünde, kendi yarattığı kullarını bugüne kadar asude bir şekilde yaşattığı yurtlarında korku ve endişe içerisinde yaşatıyor. Bu bir küresel müsibetten başka bir şey olabilir mi?

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

SESİMİ GENİŞ KİTLELERE DUYURAMIYORUM DUYANLAR DA CENGEVERLİK YAPTIĞIMI SANIYOR

Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir. (En’fal 30)
” Onlar tuzak kurdu. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. ” (Ali İmran 54)

ABD’nin bir planı var deniyor, AB’nin bir planı var deniyor, ÇİN’in bir planı var deniyor, Rusya’nın bir planı var deniyor. Herkezin bir planı varsa hepsinin üzerinde Allah(cc)ın da bir planı olamaz mı?.O’nun planı var şimdi önümüzde. Hepimiz tutukluyuz bu yüzden O’nun mülkünde. Başkanlıktan, bakanlara, diyanetten müftülüklere bu planda adeta gardiyanlık görevini sadakatle yürütüyorlar. Talimat üstüne talimat yayınlıyorlar. İkinci bir emre kadar, Camiler kapansın, Cuma namazları kılınmasın, insanlar birbirine sarmaş dolaş olmasın, tokalaşmasın, aralarında en az 1 metre mesafe olsun, uzaktan baksınlar birbirlerine, sokaklarda dolaşmasınlar, her türlü toplantılar yasaklansın, herkez evde otursun. Bu talimatlara uymanın vatandaşlık görevi olduğu aksi davrananların adeta vatan haini olacağı şidetle vurgulanıyor.

Allah(cc) kendi mülkünde, kendi yarattığı kullarını bugüne kadar asude bir şekilde yaşattığı yurtlarında korku ve endişe içerisinde yaşatıyor. Bu bir Allah(cc)’in küresel müsibetinten başka bir şey olabilir mi?

“Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.”(En’am 159)

Tamam! bu görev şuuruna karşı değiliz. Ama ister istemez soruyor insan; ALkollü içkiler korona virüsü kadar tehlikeli değilmi?, Alımda satımda almış başını gider faizcilik korona kadar tehlikeli değilmi?, Aileleri mahveden cinayetlere sebep olan İstanbul sözleşmesi korona kadar tehlikeli değilmi?, Sapkın ilişkileri uygulayan, yayan şahıs ve kuruluşların serbestçe dolaşmaları korona kadar tehlikeli değilmi?, resmi fuhuş yuvaları, zina korona kadar tehlikeli değil mi?, Sigara korona kadar tehlikeli değil mi?, Genetik yapıları değiştirilmiş ürünleri tükettirmek korona kadar tehlikeli değilmi?, MSG’li ürünlerin zararlı oldukları bilindiği halde üretimine izin vermek korona kadar tehlikeli değilmi?, Rabbimizin haram ve necis olduğunu beyanettiği hayvanın katkı maddelerini içeren ilaçları, aşıları tükettirmek korona kadar tehlikeli değilmi?. Bu ve daha birçok sorular cevapsız kalıyorken ve bu illetler sebebi ile yılda onbinlerce insanımız ölürken, korona için kopartılan bu yaygara, çıkartılan ayyuka kusura bakmayın insana ciddiyet duygusu vermiyor. Biliyorum Kıral çıplak diyen insanlar sevilmez. Ama sevilmese de her devirde kral çıplak diyecek doğrucu davutlar çıkmaya devam edecektir.

RUH AYDINLIĞIMIZ HALAL DUNYA MARKETLERİMİZ ÇOĞALMAYA DEVAM EDİYOR…

KONYA’DA 2. HALAL DUNYA MARKET ŞUBEMİZ ALLAH’IN İZNİ İLE SELÇUKLU’DA AÇILDI!

“(Onlar) ne bir ticâretin, ne de bir alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir! (Onlar, dehşetten) kalblerin ve gözlerin kendisine döneceği bir günden korkarlar.” (Nûr – 37)

“Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.” (Zilzal 7)

Hayırda yarışan Müslüman TÜRKİYE’nin yüz akları kervanına KONYA Selçuklu şubesi de dahil oldu.

Adres: Yazır mah.gülvatan sok.15/L Selçuklu Konya iletişim 0506 216 69 95

GİMDES’in sosyal projelerinden biri olan Halal Dunya Marketleri projesi için GİMDES Başkanı Dr.H.K.BÜYÜKÖZER şunları belirtti:

“Her geçen gün yenileri açılan bu marketlerin helal ve sağlıklı gıda maddelerini bulmakta zorluk çeken halkımıza büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Bugüne kadar 40 şube teşebbüsü gerçekleşti. İnanıyorum ki halkın talepleri doğrultusunda müteşebbis kardeşlerimiz yeni yatırımlarla Halal Dunya marketlerinin sayını artırmaya devam edecek ve 2020 yılı sonuna kadar market sayısı inşaallah daha da artacaktır. Son zamanlarda tüketicileri bilinçlendirme konferans ve seminerleri çerçevesinde tüketicilerde gelişen helal gıda bilinci artık büyük firmaları da Helal Sertifika almaya yönlendirmeye başladığını sözlerine ekledi. Bugün 500 firma GİMDES’ten Sertifika alarak, 15 bin çeşit ürün Helal ve Tayyib sertifikalı olarak dünya piyasasına sunuluşmuştur.”

Devamını Oku