Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
“Fitne yeryüzünden kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.” (Enfal-39)
20. yüz yılın başlarında, Osmanlıyı parçalayarak saf dışı bırakma operasyonu ile güç kazananan batı güdümlü şer güçler, zaman kaybetmeden Halifeliği lağv ettirdikten sonra bütün gücü ile sosyal hayatı top yekün kendi özünden kopartacak, yaşam tarzına müdahale ve ekonomik olarak bağımlı hale getirme süreçleri ile Türkiye, şer güçlerin küresel kuşatması altına alındı. Bu gün 63’cü yıl dönümünü ızdırapla yaşadığımız 27 Mayıs 1960 Darbesi ile birlikte yapısal hale getirilen Küresel Vesayet Sistemi’ni aşmak için her adım attığında kanlı operasyonlar yapılan, bunun için başta terör örgütleri olmak üzere çeşitli gizli açık düşman örgütlerin kullanıldığı bir ülke haline getirilmek istendi.
1970’li yıllarda bu güçlere karşı gelişen Milli Görüş harekatını, çeşitli anti demokratik oyunlarla sindirmeye çalışan ve çok geçmeden bu hareketin çok çetin bir ceviz olduğunu farkeden çetenin Ortadoğu gözlemcileri, “bu çetin cevizin üstüne üstüne gitmekten vaz geçin bunun yerine parallel müslümanlık hareketini oluşturun”tavsiyesini yapmak zorunda kaldılar. Bunun üzerine Din ayağında Fetoculuk ve siyaset ayağında da Anavatan partisi önderliğindeki siyasi harekete yol verdiler. Şer güçlerin bu projesi de çok geçmeden başarılı olamadı.