DİKKAT!..BATI YIKILIYOR…

ALMANYA, İSVİÇRE, HOLLANDA KENDİLERİNE BİÇİLEN ROLU OYNUYORLAR…

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Batıda kaldığımız süre içinde batıyı bütün yönleriyle yakından tanımak ve tetkik etmek imkânını bulduk. Tanıdıkça dehşete düştük. Batı şeytanla öyle güçlü ittifaklar kurmuştu ki, insanın ana rahmine düşmesinden, mezara kadar temiz ve salim kalmaması için akla hayale gelebilecek ne kadar plan ve tedbir varsa, adeta harfiyyen bunları yerine getirmeye çalışmış. Allâh (cc)’ ı ve Allâh (cc)’ ın insanlara bahşettiği Kur’an’ ın hakikatlerini inkar ettirmek yolunda asırlar boyu kafa patlatan Batının emperyalist istilası sadece askeri, siyasi ve ekonomik olmamıştır. Belki bunlardan da daha büyük ve şumüllüsü manevidir. Batı oldum olası düştüğü inkârcı ve materyalist bataklıktan kendini kurtarmak yerine bütün insanlığı aynı bataklığa düşürme içerisinde kalmayı tercih etmiştir.Bu yüzdendir ki bütün dünyaya karşı yürüttüğü istila saldırılarının temelinde, kendisinde olmadığı için, korkunç bir kıskançlığın içerisinde kaldığı, manevi değerleri yıkmak için akla hayale gelmedik entrikaları, planları olmuştur. Silahla ulaşamadığı yerlere ekonomi ile, ekonomi ile ulaşamadığı yerlere fikirle, moda ile, teknik ile girmede büyük bir başarı göstermiştir..

Özellikle bugün Avupalı’lar manen çökmüş, her tarafta yahudinin, siyonizmin ahlaksızlık kasırgalarının etkisi altında gün begün yokluğa ve umutsuzluğa sürükleniyor.

Anneler çocuk sevgisini kaybetmiş, ailede karşılıklı sadakat bağları çözülmüş, ana-baba yalnızlığa itilmiştir.

Avrupa’da; içki tüketimi süratle artarken, hastaneler, hapishaneler, akıl hastaneleri, alkolün geride bıraktığı deliler, hastalar, sakatlar ve suçlularla dolup taşıyor. Avrupa Birliğinde 23 milyon alkolik insanın bulunması ibret vericidir. Yine Avrupa’da gayri meşru çocuk sayısı hızla artıyor. Bu ülkelerde doğan çocukların %35’i gayri meşru olarak doğuyor. Cinsi sapıklık adeta meşru kabul edilir duruma gelmiştir. Erkek erkeğe, kadın kadına evlilikler adeta meşru kabul edlmektedir.

Bütün bu menfi ve ahlak dışı gidişe, Avrupalı’nın manen bağlı olduğu Hristiyan kiliseleri ise hiçbir çözüm getirememektedir. Hala, tahrif edilmiş İncil’i istismar etmenin ötesinde doğru yola götürücü hiçbir ciddi adım atamıyorlar.Kiliseler adeta boşalmıştır.Hatta bazı kiliseler hiç kimse gelmediği için kapatılmak zorunda kalınıyor.

Kilise sadece resmi merasimlerde boy gösteren politikacının istismar vasıtası haline gelmiştir. Arka perde de Yahudi bütün gücü ile kiliseyi kontrol etmeye çalışmaktadır.Yeni tahrif edilmiş İncil’ler piyasaya sürülerek ,her köşe başında Yehova Şahitleri denen Yahudi teşkilatının paralı askerlerinin eline tutuşturduğu broşürler halkı yeni sapıklıklara doğru sürüklemektedir.

Hristiyanlık öylesine çöküyor ki ,her gün bir çok hristiyan kaydını kiliselerden siliyor. Kilisenin papazları bile kendilerine 7-8 bin Avroluk maaşlar verilmezse belki de kiliseleri terk edecek duruma geldiler.

Cemaatsiz kalan kiliseler personellerini tasfiye ederken, kilise binalarından bazıları Müslümanlar tarafından satın alınarak mescit ve sosyal tesisler haline getirilmektedir.

Bir hükümet sözcüsünün:”Almanya, Kur’an anayasası ile değil, Alman anayasası ile idare ediliyor” diye milyonlarca televizyon seyircisinin önünde konuşurken, artık İslam’ın devlet idaresinin de mevcut rejimleri tehdit ettiğini itiraf ediyordu.

Televizyon programları ile, gazete ve mecmualarla, seks mağazaları ile Avrupa’lı insan devamlı bir telkin altında soysuzlaştırılmaya çalışılmaktadır. Her yerde, her şeyde Mason locaları söz sahibi olmaktadır.

Bedbin ve ümitsiz bir istikbale doğru sürüklenen Avrupa, belki de yüzyıllarca sömürgeci ve emperyalist müstekbir efendilerinin peşinde, dünya müstazaflarına yaptıkları işkence ve zulümlerin en çarpıcı bir cezasını çekiyor.

Bu son savaşlarla dünya hakimiyetini sağlamlaştıran ,Amerika, Avrupa ve Yahidiler‘den oluşan batı İslam korkusunu Türkiye odaklı top yekun müslüman ülelere kadar genişletmiştir

Bu topyekun kurtuluş hamlesi esasında 50 yıl önce Ortadoğunun göbeğinde, hem de Türkiye’de, Anadolu’nun merkezinde başlamıştı. Batı müşrükleri ile Müslümanların arasında bugün İkinci BEDİR başlamıştır. Bugüne kadar bütün dünyaya yutturmaya çalıştıkları Demokrasilerinin kutsal kavramlarını bir anda arkalarına atıp Türkiye’ye karşı davranış ve eylemlerine bakın. Batı yıkılma sürecine girmiştir.

Tek Sağlam Olan Allahın İpine Sarılalım:

İşte böyle bir ortamda, tek sağlam ipe yapışanlar kimlerdir? İslam davasının yolcuları gerçek Müslümanlar. Bugün Avrupalılar Müslümanlardan ve İslam’dan korkuyorlar.

Yüzyıllar önce atlarla, hatta yürüyerek Viyana önlerine kadar gelen Müslümanlar, Avrupa’yı İslam’ın emrine sokamadılar ama, onların torunları belki de bugün bu fırsatı yakalamışlardır. Avrupalı’nın davul zurna ile, modern köleleri olarak kullanacakları hayali ile kendi arzusu ve kendi daveti ile gelip, buralara yerleşerek, yirmi otuz yıldır Avrupa’ya yavaş yavaş damgalarını vurmaya başlamışlardır.20-30 senedir yapılan modern binalarda, kurulan fabrikalarda, üretilen makinalarda, yer altında, yer üstünde Müslümanların, kimsenin silemeyeceği, gasp edemeyeceği haklarının ve alın terlerinin damgası vardır. Getirmek belki kolaydı. Fakat Müslümanları kendi istedikleri şekilde göndermek pek kolay olmayacaktır. Müslümanlar ancak yeni yeni toparlanmaya başlamış ve Avrupa’da İslami bir alt yapı teşekkül ettirmektedirler.

Artık gazeteler, televizyonlar isteseler de, istemeseler de İslam’dan bahsetmek zorundadırlar. Avrupa insanından bazı akıllı düşünce sahibi olanlar İslam’a ilgisiz kalamamış ve İslam’ı tetkike başlamışlardır.1980’li yıllarda Avrupada bulunduğum dönemde, Paris’te Prof.Muhammed Hamidullah beyle görüşürken Fransa’da her gün 5-10 Fransız ‘ın İslam’ı seçtiğini belirtmişti.Halen sadece Fransa’da 80 bin Fransız vatandaşının Müslüman olduğunu duymak gerçekten heyecan verici. Ya İngiltere, Almanya, Hollanda, Avusturya, Belçika hatta İspanya’daki İslam saflarına geçen Avrupalılar’ı düşünürsek, Müslümanları Avrupa’dan kovmak telaşlarının ve Türkiye’ye karşı takındıklı düşmanca tavırlarının sebebinin sadece ekonomik olmadığını anlarız.

Ne var ki korkunun ecele faydası yoktur. Eğer Rabbimiz Avrupa’da İslami bir inkılabı takdir etmişse hiçbir beşeri güç bunu önleyemez.1976’da gittiğimiz Rusya’da o korkunç kominist baskı içerisinde bile Müslümanların hızla dinlerine sahip çıktığına şahit olmuşuzdur. Leningard gibi Rusya’nın batısındaki bir şehirde 30 bin gizli müslümanın bulunduğunu orada bir cami görevlisi kardeşimizden öğrenmiştik. Komünizm zulmü bile islam’ın nurunu söndürmeye gücü yetmemiştir. Ve bugün Moskovada onlarca minareli camiler -, mescitler dahi müslüman nüfusu istiab edemiyor. Bayramlarda sokaklara, caddelere taşıyor. 40 yıl önce tanıdığım mütekebbir Brejnev kominizmi artık yerlerde sürünüyor.

Şimdi sıra sahtekâr, iki yüzlü mütekebbir Avrupa ve Amerikada. Onların da zevalleri yakındır.

Müslümanların bugün her zamankinden daha yoğun İslamı yaşamaya, yaşatmaya, Birlik ve beraberliği artırmak yolunda sayü gayret göstermeleri onların Allah katında kıymetlerini artıracaktır.

“Ve işte onlarla karşılaştığınız vakit onları sizin gözünüze az gösteriyordu, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Çünkü Allah o mukadder olan işi yerine getirecekti. Bütün işler Allah’a döndürülür.”(Enfal. 44)

“Talut askerlerle beraber ( cihad için) ayrılınca, Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir.Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve iman edenler beraberce ırmağı geçince : bugün bizim Calut’a ve askerlerine karşı koyacak hiçbir gücümüz yoktur, dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına inananlar, nice az topluluk Allah’ın izniyle çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.

“Onlar (Tâlut’a itaat eden mü’minler) Câlut ile askerlerine karşı (savaşmak için) meydana çıktılar ve dediler ki; “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve (kalplerimizi cihada karşı kuvvetlendirerek) ayaklarımızı sabit kıl ve kafir kavme karşı bize yardım et.”

“ Onları Allah’ın izniyle hemen bozguna uğrattılar. Davut (as) Câlut’u öldürdü. Allah O’na (Davud as) mülk ve hikmeti verdi. Ve O’na dilediğinden tam manasıyla öğretti. Allah’ın, insanların bazısını bazısıyla önlemeseydi, elbette yeryüzü fesada uğrardı. Fakat Allah alemlere lütufkardır.(Bakara 249,250,251)

Allâh (cc)’ ı ve Allâh (cc)’ ın insanlara bahşettiği Kur’an’ ın hakikatlerini inkar ettirmek yolunda asırlar boyu kafa patlatan Batının bu korkunç ihtiras gücüne karşı, inananların Kurâna ve onun getirdiği hakikatlere çok daha sağlam bir şekilde yapışmak mecburiyetleri vardır. Peygamberi (s.a.v) ve onun hayatını çok yakından, adeta adım adım, nefes nefes onu takip etmek zorundadır. Bu kaynaktan alacağı güç ve kuvvetle insanlığın belası bu canavarı ezebilecektir ki, bu neticeye ulaşması adeta bütün insanlığın kurtuluşu olacaktır.

İsteseler de istemeseler de müşrik Batının zevali yakındır

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.