“Biz (İsmâil’in) kurtuluş fidyesi olarak, ona (İbrâhîm’e, kesmesi için) büyük bir kurbanlık (koç) verdik.” (Sâffât Suresi 107. Ayet-i Kerîme)
“O hâlde Rabbin (in rızası) için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser Suresi 2. Ayet-i Kerîme)
“(Biz) her ümmete, kurban ibadetini meşru kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiğimiz (kurbanlık) hayvanları keserlerken, Allah’ın adını ansınlar. Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır. Sadece, O’na teslim olun! (Resûlüm!) İhlâslı ve mütevazı (Mü’min) kullarımı (cennet ile) müjdele!” (Hac Suresi 34. Ayet-i Kerîme)
Kurban ibadeti bizi, Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın itaatine, Hz. İsmail Aleyhisselam’ın teslimiyetine yönlendirerek hayatın sıkıntı ve imtihanlarına karşı Rabbimize kurban olma ve O’na dost olarak sıkıntılarımıza çözüm bulma yollarını gösterir.
Bu mübarek günlere eriştiren Rabbimize mahlukatı sayısınca hamd-ü senalar olsun.
Sizlerin ve tüm İslam ümmetinin Kurban Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’dan niyaz ederiz.
“Gerçek şu ki, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri ayırt edinceye; söz ve davranışlarınızdaki samimiyetinizin doğruluğunu ortaya çıkarıncaya kadar biz sizi sınamaya devam edeceğiz.” (Muhammed Sûresi, 31)
“Onlar, Rablerinin rızâsını kazanmak için her türlü sıkıntıya sabreder, namazı dosdoğru kılar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizlice ve açıktan Allah yolunda harcar, kötülüğü iyilik yaparak kendilerinden uzaklaştırırlar. Dünyanın sonunda güzel bir hayat işte böyle kimseleri beklemektedir.” (Ra’d Sûresi, 22)
Türkiyemizde meydana gelen felaket sebebiyle hem milletimiz hem de dünyanın dört bir yanından Müslümanlar ve hatta gayrimüslimler tarafından tüm dünyada hüzün iklimi hakimdir. Yaşanan felaketler büyük kayıplar ve acılar meydana getirdiği gibi içerisinde çeşitli hikmetleri barındır. Bu süreçte Cenab-ı Hakk bizlere şerdeki hayırları göstererek aynı zamanda ibret almamızı da istemektedir. İnananlar için imanı kuvvetlendirmeye ve tazelemeye sebep olan bu olaylar, inanmayanların da inanmasına ve İslâm’a gelmesine vesile olmuştur.
Bunun bir örneği olarak deprem bölgesinden Malatya’da arama kurtarma çalışmalarına katılan Çinli kurtarma personeli Jun Cang, göçükten çıkarılan Kur’an-ı Kerim’in kendisine hediye edilmesi neticesinde şehadet getirdi ve Yusuf ismini aldı.
2 saatte bir beslenmesi gereken bebek 5 gün sonra enkaz altından kurtarıldı.
5 yaşlarında bir çocuk enkazda uyandığı vakit her şeyden habersiz bir şekilde “Ne oluyor?” diye bir tepki verdi.
Kahramanraş’ta 104 saat sonra enkaz altından sesi duyulan Uzman Çavuş Osman Fırat, çıkarılış esnasında “Amenerrasulü” ayetlerini okudu.
“Her namaz kılmayan kafir olmaz. Ama kafirler namaz kılmaz.” (Ebu Hanife)
İbadet, insanı terk etmez. Haramlar, insanla ibadetin arasına girer, yolu kapatır ve insan ibadeti göremez olur. O insan istese de ibadete ulaşamaz.
Her haram havada dolaşan tozlar gibidir. Nasıl ki tozlar lambanın camına yapışır lekeler oluşturur da lambanın ışığı dışarı sızamazsa, kalp fanusu da böyledir. Haramlar, havadaki tozlar gibi kalp fanusunu lekeler ve karartır, insan ibadet etmek istemez. Çünkü kalpteki iman dışarı tesir edemez, dışarıdaki ilim de kalbe ulaşamaz. İşte insanla ibadetin uzak kalmasının sebebi budur. Haramlarla ibadetin ilanihaye yan yana yürüdüğü görülmemiştir.
Hem haram işleyen hem ibadet eden insan İslam’ın hukukuna tecavüz ediyor demektir. Hem haram işleyip hem ibadet edenleri gören İslam karşıtı olnlar; “İşte Müslümanlar böyle!” diyerek alay edecek, yeni yetişenlerin de böyle de oluyormuş diyerek yolun başında yanlış başlamalarına sebep olcak. Allah, böyle kullarına hesap soracaktır: “Sen böyle hareket ederek, Müslümanlığa zarar verdin.”
İslamiyet’e böyle lekelerin gelmemesi için haram işleyen Müslümanlardan Allah, ibadeti uzaklaştırır. Allah muhafaza, zaten haramlarda ısrar etmek, Müslüman’ı Allah’tan tamamen uzaklaştırır.
Bugün televizyon seyretmekte ve sosyal medyanın kıskıcında sıkıştırlımış çok sayıda insanımız için çok büyük sakıncalar görüyorum. Adam filmleri izlerken, şarkıcılarla şarkı söylerken o kadar lezzet alıyor ki, namazdan lezzet alamaz oluyor. Bu adam hangi ibadeti yapmak ister ki? Hafıza bandını doldurmuş. Zevki başka şeylerde bulmuş. Canı ibadet istemiyor haliyle. Bu durumda namazdan zevk alabilir mi bu insan? Tez zamanda, şarkıları, türküleri unutturacak, hafızasını temizleyecek, onların yerine zikrullahı yerleştirecek bir müdahale yapmak zorunda. Yoksa canı ibadet etmek istemez tabii ki…
Chrislam, Vatikanın Papası Francis tarafından oluşturulan ve BAE’den Mohamed bin Zayed tarafından finanse edilen ve desteklenen İnsan Kardeşliği belgesinin 7. Dünya ve Geleneksel Dinler Liderleri Kongresi’nde onaylanarak resmileştirildi…(dünya basınından)
108’den fazla din ve dünya liderinin katıldığı beliirtilen(!) kongrenin kapanış konuşmasında, İnsan Kardeşliği Belgesi’nin tarihi önemi vurgulanarak, insanlar arasında barış, diyalog ve karşılıklı saygının geliştirilmesine yardımcı olacağı vurgulandı.
Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da 14-15 Eylül tarihlerinde “Pandemi Sonrası İnsan Medeniyetinin Manevi ve Sosyal Gelişiminde Dünya Liderleri ve Geleneksel Dinlerin Rolü” başlığı altında düzenlenen etkinlikte, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, Dr. Ahmed el-Tayyeb ve Papa Francis’in katılımıyla gerçekleşti.
Tarih boyunca insanlığa kan , ölüm, zulüm, açlık ve çaresizliği yaşatan emperyalis güçlerin bu güne kadar koruyucu rolünü ustaca yürüten vatikan Papa Francis ile Tek Dünya Dininin üzerinde çalışacağı işlevsel siyasi, dini ve mali çerçeveyi şimdi yerleştirmiş ve harekete geçirmiş gibi bütün dünya insanlığına sahte bir görüntü sunuyor. Papa Francis yarın ölebilir, ancak çıkardığı fitne kıyamete kadar yaşayacak. Elbette, tüm bu peygamberlik niteliğindeki (!) eylemleri, onun çok cömert hamisi ve destekçisi Mohamed bin Zayed olmadan gerçekleşemezdi.
Dünya dini liderleri bugün, El Ezher Büyük İmamı ve Müslüman İhtiyarlar Konseyi Başkanı Dr. Ahmed el-Tayyeb ve Katolik Kilisesi Kutsal Papa Francis’i tarafından imzalanan İnsan Kardeşliği Belgesini kabul etti. Vatikanın arkasındaki batının bu gayretleri de boşuna gayretler olup ecellerine bir fayda sağlamıyacaktır. İslam tek başına Allah(cc)’ın izni ile geliyor. Yeni milenyum İslam’’ın milenyumu olacaktır biiznillah.
“Ey Hıristiyanlar en son cenazenizi Müslümanlar gömecek.’’ (Der spigel 1980’li yıllar). O yıllarda Bizimle de bir roportaj yapan Der spigel’in kapak başlığı böyle yayınlanmıştı
Süreyya GÜNGÖR
Gördüğümüz kötülükleri olduğu hal üzere bırakamayız.
İnsan kendisi doğruyu bulunca hep başkalarını düşünür.
Ama acaba o insanların da doğru yolu bulmasına nasıl vesile olabilirim diye değil
“Nasıl olurda benim yaptığım gibi yapmaz, nasıl olurda şu islami emre uymaz vs.
Bu liste uzar gider.
Hep düşünürdüm insanlar nasıl helal lokmaya dikkat etmez.
Nasıl olurda namaz kılan, hacca giden bir insan Helal ve Tayyib sertifikasız bir ürün tüketir, nasıl dikkat etmez, nasıl haberi olmaz diyordum…
Eeeee ama daha düne kadar bende namaz kılıyordum ama dikkat etmiyordum.
Demek ki birisi bana vesile olmuş, demek ki birileri bana dokunmuş.
Şimdi karar verdim ben de müslümanların lokmalarına dokunacağım.
Helal lokmayı onlara nasıl tebliğ edebilirimin derdine düşeceğim.
Artık insanlar nasıl olurda Helal lokmaya dikkat etmez demeyeceğim: Ben
insanlara Helal lokmayı nasıl tebliğ edememişim diyeceğim.
Peki nasıl?
Devamını Oku
Helal gıda Türkiye’de yaygın mı? helal ve tayyib sertifikalı firma sayısı tahminen ne kadardır ?
Helal gıda sertifikasını kimler alabilir?
Helal gıda derken içerisinde hangi sektörleri barındırıyor?
Bir ürünün helal olması için neler gerekiyor?
Siz Türkiye’deki helal gıda pazarını nasıl yorumluyorsunuz?
Yabancı helal gıda markaları da Türkiye pazarına giriş yaptı?
Pazarın yüzde kaçı helal gıda ürünlerine ait?
Siz GİMDES adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Helal gıda Türkiye’de yaygın mı? helal ve tayyib sertifikalı firma sayısı tahminen ne kadardır ?
Helal Gıda Bilinci ülkemizde henüz yaygın biçimde yoğunlukta değildir. Müslüman tüketicinin bilinci yüksek olsa idi üretici ve satıcı kesimi ürünlerini helal sertifikalı hale getirmede daha gayretli olurdu. Bugüne kadar 1500’e yakın firma bu ihtiyacı görmüş ve sertifika baş vurusunda bulunmuş. Bunun ancak 500’ü 15 000 çeşit ürünü için sertifika alabilecek durumda olmuş. Diğerleri helal ve tayyib şartları yerine getirememiş veya devam edememiş.
Devamını Oku
“Koşer, Yahudiliğe göre; yenilmesi ve kullanılmasında dinen bir sakınca bulunmayan helal ürünlerdir.” cümlesi külliyen yanlıştır. Helal kelimesi herhangi eşya veya eylemin sıfat adı değildir. Dolayısı ile Yahudi’nin helali, Hiristiyan’ın helali, Budist’in helali gibi yaftalamalar yapamayız. Helal kavramı Rabbani bir kavramdır. Allah(cc)’a aittir.
Bir zamanlar bilhassa Amerika’da, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar helal algılaması ile harıl harıl Kosher damgalı ürünleri yediler, halen de yemeye devam edenler var.
Biz bu konuyu sitelerimizde 2007 yılından beri anlatmaya çalışıyoruz. Kosher Helalin eş anlamlısı değildir. İlk yazımızın linkini altta bulacaksınız
‘’O halde O’nun ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah’ın ismi anılanlardan yiyin. Size ne oluyor ki üzerine Allah adı anılan şeylerden yemiyorsunuz? Halbuki kendisine çaresiz kalıp muhtaç olduğunuz şeylerin dışında size haram kıldığı şeyleri, size ayrı ayrı açıklamıştır. Muhakkak ki birçoğu ilmin dışında kendi arzularıyla saptırırlar. Rabbin kendisi, haddi aşanları çok iyi bilir. Üzerine Allah’ın ismi anılmayan şeylerden yemeyin. Çünkü o muhakkak Allah’a itaatsizliktir. Hakikaten şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına fısıdarlar. Eğer onlara itaat ederseniz, elbette siz de eş tanıyanlardan olursunuz .’’ En’am suresi (6), ayetler 118, 119, 121
HELAL NEDİR?
Helal, Allah(cc) tarafından meşru, izin verilmiş manasına gelen bir Arapça kelimedir.
Hangi çeşit gıda maddeleri olursa olsun yiyeceklerimiz ve içeceklerimiz , alışvrişlerimiz, ticaretlerimiz bizatihi Allâh (cc)’ ın helal kıldığı maddelerden ve amellerden olmalıdır.
Kur’an’da 50 yerde geçen Helal kavramı ne insanlara ve ne de toplumlara bırakılmıştır.Bizatihi Allah(cc)’ın onayladığı bir eylem olan Helali bu sebeple, Yahudi’nin Kosheri için asla kullanamayız. gidaraporu.com
Kendimize ve İslam kültürümüze dönme zamanı gelmedi mi?. Biraz daha gecikirsek korkarım büsbütün İslam ayaklarımızın altıdan kayıp gidecek.
Bir ağaç gençken bükülür. Eskileri idare etmek çok zor. Bu, eğitime bir an evvel başlamamız gerektiği anlamına gelir. Bu tür eğitim, eskiden İslami mirasımızın yaptığı gibi başlamalıdır. Bu geniş miras, pek çok İbn Batuta, El Biruni, İbn Haldun, El Cabir, İbn Sina, Ali Kuşçu, Nurettin Batruci ve diğer geçmişe ait bu Alimler binlerce icatlar yaptı, tıp, matematik, uzay, mühendislik ve aydınlanmayı temel aldılar, o zamanların insanları. Parlak ışıkları hala parlıyor. Ve hepsi iyilik örnekleri idi, dindar Müslümanlardı.
Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Bir âyet-i kerîmede Rabbimiz (Celle Celâlühû) yaratılış gayemizi ve mükellefiyetimizi şöyle ifade buyurmaktadır: “Ben cin ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.” ( Zariyat suresi,56)
“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” (Kıyâmet Suresi, 36)
“De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (Furkan Suresi,77)
Ayet-i kerîmeler gayet açık bir şekilde insanın bir yaradılış gayesinin olduğunu ifade etmektedir. O halde insanın yaradılış gayesini önemsemesi ve zühd yolunu tutarak dünyanın geçici zevklerinden yüz çevirmesi gerekmektedir.
İnsanın asıl gayesinin Allah(CC)’a kulluk olduğunu en iyi bir şekilde idrak eden elbette ki Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) olmuş, hayatı boyunca O’nun emrine uygun bir hayat sürdürmüştür. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘den sonra ise Ashâb-ı Kirâm Efendilerimiz kendilerini tamamen bu gayeye adamışlardı. Devamını Oku
Takvimlerde 28 Nisan-4 Mayıs arası ‘Kardeşlik Haftası’ olarak ilan edilmektedir.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz. (Hucurat Suresi.Ayet 10)
Kardeşler arasındaki küslüğü barışa çevirmek için gayret gösterilmesi gerektiğine işarette bulunan Resulullah (sas) Efendimiz, Ebu Eyyub el-Ensari’ye (ra), “Hem Allah’ın hem de Resulü’nün razı olacağı önemli bir iyilikten haber vereyim mi?” diye sormuş, ‘Ver ya Resulallah’ demesi üzerine de, ‘Birbirine kırılıp incinen kardeşlerin arasını bulup barıştırmaya çalışmak, hem Allah’ı hem de Resulü’nü razı eden iyiliklerin başında gelir’ buyurmuştur.
SON YORUMLAR