Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri yakın dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin! Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabbiniz olan Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Eğer siz gerçekten benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak maksadıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere nasıl sevgi gösterip sır verebilirsiniz? Gerçek şu ki, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da ben çok iyi bilmekteyim. Bundan böyle içinizden kim onlara sevgi besler ve sır verirse, kesinlikle dümdüz yoldan sapmış olur! (Mümtehine,1)
Boykot kelimesi Türkçe’de “bir mal veya hizmeti satın almamak suretiyle yapılan direniş eylemi” anlamına gelir. Bu anlamda kuruluş yılımız olan 2005 yılından beri boykot çağrılarımızı kardeşlerimizle paylaştık ve paylaşmaya devam ediyoruz. Bu çağrılarımız toplum olarak ümmet olarak yapılmazsa faydalı sonuç alamayacağımızı bilmek zorundayız.
Bir de irili ufaklı marketçiler, toptancılar, paketleme ve dağıtımını yapan firmalar gözümüzün içine baka baka satın almaya ve satmaya devam ediyorsa bu boykottan fayda sağlanması hayal olur.
Yine böyle üzüldüğümüz, dertlendiğimiz 2018 yılında gönüllü gençliğimizin bir feryadını ibret alınsın için dikkatinize sunuyorum.
HELAL SERTİFİKASINI GÖZETMEK, BOYKOT LİSTESİNİ EZBERLEMEKTEN KOLAYDIR!..
Ahir zaman Müslümanları olarak boykot her daim ajandamızda. Bir duruş olarak, bir dava olarak, Allah’ın rızasını arayarak boykot ediyoruz bazı markaları ve bazı ürünleri. Satın almıyoruz, kardeşlerimizi bombalayan askerlere maddi destek sağlayan firmaların ürünlerini mesela. Yüzüne bile bakmıyoruz, reklamlarıyla bizdenmiş gibi görünmeye çalışan, içine alkol eklenmiş meşrubatların. Türk markası bile olsa çalışanlarına namaz izni vermeyen halıcıyı da, namaz molası veremem diyen otobüsü de zengin etmiyoruz. Kâfirlerden ve inançlarımıza saygı göstermeyenlerden taraf olursak bunun hesabını nasıl vereceğiz? Bu yüzden, hak edenleri boykot ederek, sebepler dairesinde üzerimize düşeni yapıyoruz.
Ne yazık ki, ülkemizde, boykot çağrılarımızı haklı bulanlar çoğunlukta olmasına rağmen, hassasiyet göstererek katılanlar fazla olmuyor. Eğer yekvücut bir boykotta bulunabilseydik, şu meşhur büyük firmaların Türkiye pazarından çıkmasını bekleyebilirdik değil mi? Reklamları her daim her yerde döndüğüne, gün be gün daha çok karşımıza çıktıklarına göre, en azından yeterince boykot edilmediğini söyleyebiliriz.
Yine de hak yemeyelim, dönemsel olarak, Kudüs veya Gazze krizleriyle boykot ivmesinin yükseldiği de aşikar. Yalnız bana kalırsa ülkede böyle zamanlarda yükselen boykot seslerine bir düzeltme gelmesi gerekiyor. “Yahudi kazanmasın Türkiye kazansın” boykotu belki biraz anlamlı ama, bir Müslüman için, yetersiz bir boykottur. Doğrusu olarak “Siyonizm ve şüphelilere Hayır, helal ve tayyib olana Evet” gibi bir tanım önerimdir. Zira Müslümansak derdimiz bu olmalıdır.
Aslına bakarsanız boykot sadece kriz zamanlarında heyecana gelip siyonistlerin mallarını almamak değil, her daim alışveriş listemizden çıkartmak ve dahi Türk malı bile olsalar, şüpheli olan ürünleri almayarak, hatta bir adım daha öteye gidelim, helal sertifikası olmayan ürünleri almayarak boykot etmek, müslüman kimliğin bir göstergesidir. Dünyanın birçok yerinde dini için canını veren müslümanlar varken, bizim satın aldığımız bir üründen dahi vazgeçmeyişimiz acıklıdır. Zira boykot aynı zamanda safını belli etmektir.
Boykotta kararlı ve azimli olmak gerekir. Bunun için de en önemli adım olarak, marketinizi terkedip, yönünüzü Dünya Helal Marketlerine çevirirseniz güncel boykot listesi aramanıza ihtiyaç kalmayacaktır. İhtiyacınız olan ürünleri, GİMDES helal sertifikası olan markalardan karşılamayı alışkanlık haline getirmek hem helal ve tayyib olanı seçmekte, hem de boykota uymakta kolaylık sağlayacaktır.
İlk Yorumu Siz Yapın