huseyin

YAHUDİNİN KOSHERİ ASLA HELAL DEĞİLDİR

“Koşer, Yahudiliğe göre; yenilmesi ve kullanılmasında dinen bir sakınca bulunmayan helal ürünlerdir.” cümlesi külliyen yanlıştır. Helal kelimesi herhangi eşya veya eylemin sıfat adı değildir. Dolayısı ile Yahudi’nin helali, Hiristiyan’ın helali, Budist’in helali gibi yaftalamalar yapamayız. Helal kavramı Rabbani bir kavramdır. Allah(cc)’a aittir.

Bir zamanlar bilhassa Amerika’da, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar helal algılaması ile harıl harıl Kosher damgalı ürünleri yediler, halen de yemeye devam edenler var.

Biz bu konuyu sitelerimizde 2007 yılından beri anlatmaya çalışıyoruz. Kosher Helalin eş anlamlısı değildir. İlk yazımızın linkini altta bulacaksınız

‘’O halde O’nun ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah’ın ismi anılanlardan yiyin. Size ne oluyor ki üzerine Allah adı anılan şeylerden yemiyorsunuz? Halbuki kendisine çaresiz kalıp muhtaç olduğunuz şeylerin dışında size haram kıldığı şeyleri, size ayrı ayrı açıklamıştır. Muhakkak ki birçoğu ilmin dışında kendi arzularıyla saptırırlar. Rabbin kendisi, haddi aşanları çok iyi bilir. Üzerine Allah’ın ismi anılmayan şeylerden yemeyin. Çünkü o muhakkak Allah’a itaatsizliktir. Hakikaten şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına fısıdarlar. Eğer onlara itaat ederseniz, elbette siz de eş tanıyanlardan olursunuz .’’ En’am suresi (6), ayetler 118, 119, 121

HELAL NEDİR?
Helal, Allah(cc) tarafından meşru, izin verilmiş manasına gelen bir Arapça kelimedir.
Hangi çeşit gıda maddeleri olursa olsun yiyeceklerimiz ve içeceklerimiz , alışvrişlerimiz, ticaretlerimiz bizatihi Allâh (cc)’ ın helal kıldığı maddelerden ve amellerden olmalıdır.

Kur’an’da 50 yerde geçen Helal kavramı ne insanlara ve ne de toplumlara bırakılmıştır.Bizatihi Allah(cc)’ın onayladığı bir eylem olan Helali bu sebeple, Yahudi’nin Kosheri için asla kullanamayız. gidaraporu.com

KOŞER DAMGALI ÜRÜNLER HELAL Mİ?

HELAL VE TAYYİB BİR HAYAT İÇİN GİMDES HEMEN YANIBAŞINIZDA

Sizler için, tüm Müslüman kardeşlerimizin her kesimi için yapmaya çalıştığımız hizmetlerimiz;

Bu hizmetlerimiz için: ”sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”(ŞUARA 109) ayeti kavlince sizlerden hiç bir ücret istemiyoruz.

Helal ve Tayyib Sertifika verdiğimiz Firmalarımızı ve sertifikalı ürünlerini görmek isterseniz.Tıklayınız GİMDES HELAL VE TAYYİB SERTİFİKALI FİRMALARIMIZ
Devamını Oku

YOL HARİTAMDA EN ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞIMDA ERBAKAN HOCAM!

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

1958’de başlayan hoca talebe ilişkimiz darı-I bekaya irtihaline kadar devam etti. 27 Şubat 2011 tarihinde naaşını kabrina hüzünle göz yaşlarımızla tevdi ettik. Hatıra defterimde hayatıma rehber olan yüzlerce vecize kıymetinde cümleler var. Ben onlardan üç beş tanesini bu yazımda dile getirmek istedim.

-Müslümanca düşünmenin üç temel esası vardır: 1-) Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize, çok yakındır. 2-) İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Haşa, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır. 3-) İslâm Dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak’tır, hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır. Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.

Devamını Oku

KENDİMİZE GELMEK İÇİN NEREDEN BAŞLAYALIM?

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Kendimize ve İslam kültürümüze dönme zamanı gelmedi mi?. Biraz daha gecikirsek korkarım büsbütün İslam ayaklarımızın altıdan kayıp gidecek.

Bir ağaç gençken bükülür. Eskileri idare etmek çok zor. Bu, eğitime bir an evvel başlamamız gerektiği anlamına gelir. Bu tür eğitim, eskiden İslami mirasımızın yaptığı gibi başlamalıdır. Bu geniş miras, pek çok İbn Batuta, El Biruni, İbn Haldun, El Cabir, İbn Sina, Ali Kuşçu, Nurettin Batruci ve diğer geçmişe ait bu Alimler binlerce icatlar yaptı, tıp, matematik, uzay, mühendislik ve aydınlanmayı temel aldılar, o zamanların insanları. Parlak ışıkları hala parlıyor. Ve hepsi iyilik örnekleri idi, dindar Müslümanlardı.

Devamını Oku

EĞER MÜ’MİN İSEN YÜZÜNÜ, GÖNLÜNÜ, KALBİNİ NOELE, PİYANGOYA DEĞİL ALLAH’A DÖNDÜR

Yılbaşında yapılan kutlamalar inanç, ibadet, ahlak, kültür, içtimaî ve iktisadî hayatımızla ilgili çeşitli zararlara sebep olmaktadır. Bu kutlama imanımızı mutlaka zedeler. İslam Dininde yabancılara özenmek, onların hal ve hareketlerini, tavır ve davranışlarını benimsemek, onları üstün görmek ve dost edinmek anlamına geleceği için bu maksatla yapılacak kutlamalar ve beraberinde şans oyunları asla meşru karşılanamaz, tasvib edilemez. Bir ayette de şöyle buyrulmaktadır: “Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir. O (Allah), Kitap’ta size şöyle indirmiştir ki: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz”(Nisa 4/139-140.)

Devamını Oku

TÜRKİYE KÜRESEL KUŞATMAYI KIRMAYA ÇALIŞIYOR

DÜNYANIN TÜM ŞER GÜÇLERİ BARIŞ PINARI HAREKETİNE KARŞI

Küresel Kuşatmayı Tüm Boyutlarıyla Görebilmek

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

  1. yüz yılın başlarında, Osmanlıyı parçalayarak saf dışı bırakma operasyonu ile güç kazananan batı güdümlü şer güçler, zaman kaybetmeden Halifeliği lağv ettirdikten sonra bütün gücü ile harf devrimi, giyim kuşam dayatması, top yekün yaşam tarzına müdahale ve ekonomik olarak bağımlı hale getirme süreçleri ile Türkiye, şer güçlerin küresel kuşatması altına alındı. 27 Mayıs 1960 Darbesi ile birlikte yapısal hale getirilen Küresel Vesayet Sistemi’ni aşmak için her adım attığında operasyonlar yapılan, bunun için başta terör örgütleri olmak üzere çeşitli gizli açık düşman örgütlerin kullanıldığı bir ülke haline getirilmek istendi.

Yaşadığımız asırda, önceki asırlarda benzeri bulunmayan ve hızla değişen farklı bir dönem ve farklı bir toplum içinde yaşadığımız açık bir gerçektir. Teknolojisi ve imkânları ile küfür, Müslümanları istila etmiş durumdadır. Daha da garip ve acı olanı, Müslümanların içinden de onları aratmayacak çatlak seslerin çıkabiliyor olmasıdır. Ama bunun da üstesinden gelmek zorundayız.

!970’li yıllarda bu güçlere karşı gelişen Milli Görüş harekatını, çeşitli anti demokratik oyunlarla sindirmeye çalışan ve çok geçmeden bu hareketin çok çetin bir ceviz olduğunu farkeden çetenin Ortadoğu gözlemcilerinin en sonunda geldikleri noktada “bu çetin cevizin üstüne üstüne gitmekten vaz geçin bunun yerine parallel müslümanlık hareketini oluşturun”tavsiyesini yapmak zorunda bıraktı. Bunun üzerine Din ayağında Fetoculuk ve siyaset ayağında da Anavatan partisi önderliğindeki siyasi harekete yol verdiler. Şer güçlerin bu projesi de çok geçmeden başarılı olamadı. Sadece onlara zaman kazandırdı ve içimizdeki, yeşilin çeşitli tondaki boyasına boyanmış hainleri palazlandırmaya yaradı, ama mücadeleyi durduramadı.

Devamını Oku

İSLAMDA DAVA ADAMI OLMAK İÇİN YOLA ÇIKMAK

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

İslamda Dava adamı olmak demek, öncelikle Allah(cc)’a verdiği sözleri yerine getirme azminde olmak demektir. Nefisle mücadelede beş vakit namazını kılmak demektir. Nefse ve şeytana bırakılmış bir dakikası bile bulunmamaktır.

Unutma! Her boş vakit, nefsini işgal etmesi için şeytana sunulmuş iyi bir fırsat demektir. İşte bu nedenle muhakkak sana bir dakika bile boş oturma fırsatı vermeyecek, ümmetin dertleriyle dertlendirecek görevlerin olsun.

“Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi? Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,Yalnız Rabbine yönel. (İnşirah 4-8)”

Ümmetin önderlerinden Hasan el-Benna’nın dediği gibi, “Öyle yoğun olmalısın ki işlerin ve görevlerin vaktinden çok olmalı.” Unutma! Hakkın hâkimiyeti yolunda üzerine aldığın her görev, nefsin hezimeti yolunda atılmış büyük bir adım demektir. Tembellik ve atalet, insana musallat olan en büyük gafletlerdendir.

Ümmetin önderlerinden Necmeddin Erbakan’ın dediği gibi, “Hakkın tesisi için çalışmamakla, batılın hâkimiyeti için çalışmak arasında hiçbir fark yoktur.”

“Dava adamı olarak, her daim, heyecanları taze tutacaksın, Çiviyi zamanında çakacaksın, Mektubu adresine ulaştıracaksın.”

Bir insan, ağzından çıkan sözün canlı bir emsali, konuştuğunun bir uygulayıcısı olmadıkça, söylediğinin hakiki bir temsilcisi olamaz. İçi ile dışı bir olduğu takdirde, halkın inanma ve güvenini kazanabilir.

Dava adamı olmak demek ümmeti olduğunu ifade ettiği Peygamber(sas)’ gibi Müslime de, gayri müslime de El emin olduğunu göstermelidir.

Dava adamı olmak demek kaalle değil hal ile örnek olmak demektir. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” çizgisinde olmak demektir. Bundan ötürüdür ki, dava adamı kaalden ziyade hâle önem veren ve ilahi teklifleri yaşama konusunda takvayı tercih eden bir şahsiyetin sahibi olmalıdır.

Devamını Oku

ABD BİZİM ÜLKELERİMİZDEN NE ZAMAN ÇEKİLİRSE BİZ DE ÜLKEMİZE DÖNERİZ.

“Cihat kelimesi Kur’an ıKerimde 41 ayette geçiyor. Barış ve şefkat ise 355 ayette geçiyor. Bu da gösteriyor ki, Batıda çoğunun inandırıldığının aksine İslam barışa , sevgiye ve hoşgörüye davet eden bir dindir”

Konu ABD’de bir okulda, Amerikalı genç bir kız talebe ile, aynı okulda Müslüman göçmen bir erkek talebe arasında geçiyor.

Soru. Eğer İslam barışı destekliyorsa; Neden Dünyanın en kötü yerleri Filistin, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye gibi ülkeler İslami terörle dolu?

Cevab. Bu yaptığınız terörün tanımına bağlı. Bazıları da Amerikanın Afganistana, Suriye’ye, Iraka girmesini ve Amerika’nın desteklediği İsrail’in Filistin’de yaptığı işgal ve cinayetleri de terör olarak adlandırıyor ve terör olduğunu savunuyor.

Soru.Hayır bu savaşlar zalim hükümetlerden halkı kurtarmak için yapıldı.

Cevap. Sadece sizin varsayımınız. İşgal ettiği bu topraklarda terör hala masum olan insanları öldürmeye devam ediyor. Eğer terörden bahsedeceksek dünyanın en büyük teröristi Amerika, İsrail ve batılı super güçlerdir.

Soru. Bana 11 Eylülü açıklarmısın?

Devamını Oku

SELAMUNALEYKUM

Esselamu Aleyküm

Bizleri bir kez daha Kurban bayramına kavuşturan Rabbimize hamd ederek sözlerime başlamak isterim.

Salat ve selam Hz. Muhammed Mustafa’(sav)’e, Kurban Bayramının vesilesi olan Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’e ve de diğer bütün peygamberlerin üzerine olsun.

Kurban bayramının bizlere Hak yolunda Hz. İbrahim ve Hz. İsmail aleyhimasselam misali Allah’a teslim olmanın yüceliğini ve bilhassa günümüzdeki şartlar altında gerekliliğini hatırlatmasını ümit ederim.

Helal lokmayı bizlere hakkıyla hissettiren kurbanlarımızın bizleri helal arayışında ve Peygamber (S.A.V.) sancağı altında birleşebilme azmine katkı sağlamasını Hakk Teala’dan dilerim.

Kurban bayramımızın hayırlara vesile olması dualarıyla,

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Dr.Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER

YARADILIŞIMIZIN GAYESİ VE İNSANLIK NESLİNİ YOKETMEK İSTEYEN SAPKINLIK..

Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Bir âyet-i kerîmede Rabbimiz (Celle Celâlühû) yaratılış gayemizi ve mükellefiyetimizi şöyle ifade buyurmaktadır: “Ben cin ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.” ( Zariyat suresi,56)

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” (Kıyâmet Suresi, 36)

“De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (Furkan Suresi,77)

Ayet-i kerîmeler gayet açık bir şekilde insanın bir yaradılış gayesinin olduğunu ifade etmektedir. O halde insanın yaradılış gayesini önemsemesi ve zühd yolunu tutarak dünyanın geçici zevklerinden yüz çevirmesi gerekmektedir.

İnsanın asıl gayesinin Allah(CC)’a kulluk olduğunu en iyi bir şekilde idrak eden elbette ki Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) olmuş, hayatı boyunca O’nun emrine uygun bir hayat sürdürmüştür. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘den sonra ise Ashâb-ı Kirâm Efendilerimiz kendilerini tamamen bu gayeye adamışlardı. Devamını Oku